Son Satır Güncel Bilgiler

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Sevgiliye
  4. »
  5. Sessiz Çığlıklarımı Duyan Var mı? Sevgiliye Mektup

Sessiz Çığlıklarımı Duyan Var mı? Sevgiliye Mektup

Sonsatir Sonsatir -
155 0
Sessiz Çığlıklarımı Duyan Var mı?

Her gün bir Eylül akşamı yaşıyorum, içten duygularımı kara kalemle karaladığım. Sessiz çığlıklarımı atarken kimsenin duymaması en büyük teselli kaynağım oluyor. Öyle ki Çaldıran’ın en derinine inmişim, vurgun yemişim bedenime kanımın son damlasına kadar.

Bir Eylül günü gördüğüm sana bir Eylül günü veda ettim yine sessiz haykırışlarımla. Hani mutluluğu yaşadığım sen bana dünyanın en acı günlerini yaşattın. Kaderim sana yazılırken rüzgarına kapıldım fırtınalı günlerimde. Kanıma öyle girdin ki aradan geçen onlarca yıla rağmen hala seni yaşıyorum. Hala kanımdasın, hala seninle var oluyorum. Hala sen varsın ruhumun en derinlerinde. Bakışın dağılıyor hayallerimde ki unutmam mümkün değil.

Bir eğitimci olarak etik kurallardan, olması gerekenlerden, yaşamın içinde olanlardan en doğru adımları anlatırken toplum yapısı seni de doğru olanı yapmanı engelliyor. Sonuçta bir insan olarak birçok kişiyi küçük görmek herkesin başına gelenlerden sadece bir tanesi oluyor. Bizler duygusu olan canlılar olarak söz geçiremediğimiz gönlümüzün peşinden giderken farklı etkenler yolumuza engel olabiliyor.

Konumuz insan, dersimiz insan ilişkileri. Bu anlamda birçok anlatılacak husus ardı ardına sıralanıyor. Sonuçta insan dünyanın en mükemmel canlısıdır değil mi? Zira hatası yok, hep en doğru olanı yapıyor. Hatta büyükler bu doğru adımların atılmasında en önemli etkenlerden biri oluyor. Yargılama yok elbette cümlelerimde. Herkeste olduğu gibi pişmanlıklarım var. Liste yapacak olursak sonu gelmeye sayfalar bizi bekliyor olacaktır. Lakin diyorum ki her şeye rağmen baş tacımsın. Bunu ifade ederken öylesine gönülden, içten söylüyorum ki… Kendimi tutamıyorum.

Sessiz Çığlıklarımı Duyan Var mı?

Bir Eylül ay’ı… Çaldıran’ın en karanlık gecelerinden biri. Öyle ki hayatın durduğu bir an. Çaldıran’ın en eski yerleşim yerlerinin en hareketli caddesinde adımlarımızı atıyoruz. Hayallerim ve neden sonuç ilişkisinin toplum yargıları ile karara bağlandığı an… Cümlelerin çok sevdiğim iki dudağın arasından süzülmesini bekliyorum. Beklentiler bir yana gerçeklerle yüzleşme vakti. Senin ve benim duygularım kimin umrunda… Hüküm verilmiş bir kere. Kör düğüm dahi olsa çoktan infaz vakti gelmiş. Hatta ürkek cümlelerin arkasında söylemek istediklerin bir noktadan ibaret. Bunu elbette ikimizde biliyoruz. Ancak cümlelere dökülmeli ki adet yerine gelsin.

Sır değil ki sana olan aşkım. Cümle alem duymuş sana olan aşkımı. Sevgimi. Öyle ki bu anlamda hiçbir zaman gölgelemeden attım adımlarımı. Lakin tek gölge senin isteklerindi ki ben onların altında ezildim. Yaşadıklarımızı gizleme fikri dahi beni parça püçük etmişti ki… Hala bunu değiştirememenin üzüntüsü var içimde.

Kızdığım zamanlar oldu, pişmanlıklarım oldu, gözyaşı döktüklerim oldu. Çevrenin etkisinde elbette kıdem her zaman ağır basarken bu kıdemin sende de ağır bastığını hissedememek üzen en büyük taraftı. Halen en son demine kadar bu üzüntüyü içimde hissederken bildiğim bir nokta var ki aşk boyun eğmiyor. Aradan geçen yıllara rağmen bana her gün uğruyorsun. Her gün seninleyim. Her gün seni yaşıyorum. Seni, senin sıcaklığını en derinden duygularıma yüklüyorum. Yıllar geçmesine rağmen her şey değişmiyor. Hüküm çoktan verilmiş, karar sonuna kadar işlenmiş. Ancak yine de aşkın boyun eğmediğini bu kadar yakından hissetmek her gece günlüğüme eklediğim notlardan sadece bir tanesi.

Elinden tuttuğum ilk gün geliyor aklıma…Ve sonraki elinden tuttuğum günler ve anları sıralıyorum zihnimde en hızlı kalp atışlarımın eşliğinde. Ve senin elimi bıraktığın an geliyor bir Eylül akşamı Çaldıran’da. Hırpaladığım duygularım yine gün yüzüne çıkıyor titrek seslerimin arasında. Ağlamaklıyım yine. Gözyaşlarımı siliyorum. Ağlama çığlıklarımı susturuyorum yazarken. Neyi kimden neden gizlediğimi bilmeden…

Sessiz Çığlıklarımı Duyan Var mı?

Bir Eylül akşamı Beyazıt Mahallesi inledi sessiz çığlıklarımla. Uzun saatler ağladığım gece. Hatta haftalarca ağladığım en duygu yüklü anlarım. Yıllarca üzerimden atamadığım kin, nefret, aşk gibi derinden duygularım. Heyecanım öyle ki ilk günkü kadar taze ve sıcak. Duygularımı sorguladığım akşamların adresi Çaldıran. Değiştiremediğim, silemediğim belleğimle mesafeler o kadar engelliydi ki aşk yolunda. O engelleri teker teker aşmaya hazırken bir o kadar hazır olmayan sen. Çoktan vazgeçmişsin daha yaşamadan hayallerden ki o kadar uzaksın mücadeleden. Öyle ki yıllarca mücadele vermişim senin uğruna.

Hani acılarıma rağmen seni suçlamamak ana vizyonum oldu. Sana kalmış olsa elbette birçok konu bizim lehimize gelişirdi ki. Buna sonuna kadar inancım büyük. Ancak sana kalmayan, bana kalmayan ve bize kalmayan konular topluluğun son pişmanlığı hiçbir şeye yaramıyor. Öyle ki pişmanlığın bedelini yaşayan sadece ben. Benim duygularım. Benim yaşadıklarım. Benim pişmanlıklarım.

Suçlu aramadan duygularımı hırpalarken yıllar sonra dönsen bile her şey öylesine boş ki… Her şey buraya kadar. Ne sen varsın, ne ben. Olmadı, olamadı. Sevgiliye yine bir mektup yazıyorum kendimden en samimi duygularım eşliğinde. Ve sen yine yoksun okumayacağını bilerek.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güncel Bilgiler Turan AY - 2006 - 2024 – Her hakkı saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz. Yazılar kişisel tavsiyelerden ibarettir ve yazarlar sorumlu tutulamaz. Yatırım bilgileri yatırım tavsiyesi değildir. İlan ve iletişim için turanay@turanay.com.tr adresine yazabilirsiniz. 1 Saatte Para Kazanma